reklam
BÜYÜK BİRLİK PARTİLİ METİN HAKAN: PARTİMİZ, AİLE YAPISINI YOZLAŞTIRAN DURUMLARLA MÜCADELEYE HAZIR

BÜYÜK BİRLİK PARTİLİ METİN HAKAN: PARTİMİZ, AİLE YAPISINI YOZLAŞTIRAN DURUMLARLA MÜCADELEYE HAZIR

Büyük Birlik Partisi (BBP), aile kurumuna yönelik son yıllarda artan saldırılara karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koyuyor. BBP Medya ve Dönüşüm Akdeniz Bölge Koordinatörü Metin Hakan, Genel Başkan Mustafa Destici’nin “Aile Yılı” ile ilgili açıklamalarını hatırlatarak, partinin bu konudaki hassasiyetini vurguladı. Hakan, “Aileyi İfsad Etme ve İnsanlığı Yeniden Yapılandırma Küresel Projesi” olarak adlandırdığı ve tüm insanlığa karşı açılmış bir savaş olarak gördüğü bu duruma karşı mücadele edeceklerini belirtti. Bu kapsamda, ailenin korunması ve güçlendirilmesi için acil önlemler alınması gerektiğini ifade etti.

Büyük Birlik Partisi Medya ve Dönüşüm Akdeniz Bölge Koordinatörü Metin Hakan yaptığı açıklamada;

‘Genel Başkan Mustafa Destici’nin “Aile Yılı” ile ilgili sosyal medyada verdiği mesajı hatırlatarak bu savaştaki taraflarını açıkça ilan ediyor.

Sayın Destici, mesajında Cumhurbaşkanı tarafından bakanlar kurulu toplantısı sonrası açıklandığı üzere 2025 yılının Türkiye’de “Aile Yılı” olarak ilan edildiğini belirtiyor ve bunu önemsediklerini ve tüm hissiyatlarıyla desteklediklerini ifade ediyor.

Destici, ailenin bir milleti millet yapan unsur olduğunu, aile yoksa toplumun, milletin, devletin, Türk’ün ve İslam’ın da olmayacağını vurguluyor. 2025 #AileYılı’nın hayırlı olmasını diliyor ve Büyük Birlik Partisi’nin “AİLEYE VE İNSANLIĞA AÇILMIŞ bu küresel savaşın karşısında duracağını” ifade ediyor dedi.

Metin Hakan, açıklamasına şöyle devam etti;

Küresel Siyonizm tarafından yeni Dünya düzeni olarak beyan edilen ve toplum mühendisleri tarafından üzerinde titizlikle çalışılan Nakitsiz, Mülkiyetsiz, Cinsiyetsiz, Dinsiz tek toplum düzeni ile kolay yönetilebilir toplumları elde etmek için tüm dünyaya ve insanlığa savaş açılmıştır. “Aileyi İfsad Etme ve İnsanlığı Yeniden Yapılandırma Küresel Projesi”ni bütün insanlığa karşı açılmış bir savaş olarak ele alıyoruz ve bu savaş cephelerini, görsel medya, sosyal medya, yapay zeka, politik, hukuki ve psikoloji alanlarında tek tek değerlendiriyoruz. Özellikle son yıllarda medyanın da tetiklediği cinsel kimlik karmaşası üzerine hem dünya hem de ülkemiz adına geniş çaplı araştırmaların sonuçlarını aktarırken meseleye devlet ve toplum bazlı çözüm önerileri sunuyoruz.

Metin Hakan, 2020 yılında düzenlenen “Günümüz Gençliğinin Karşı Karşıya Bulunduğu Büyük Tehlike: Farklı Cinsel Kimlik Yönelimleri” konulu Sempozyum ve Çalıştay Raporu’nun (Dr. Mustafa Atak tarafından hazırlanmıştır) aile konusunda yapılacaklar konusunda yol gösterdiğini belirtiyor. 2021 yılında yayınlanan Farklı Cinsel Kimlik Yönelimleri kitabında da yer alan bu raporun özetle şöyle olduğunu ifade ediyor:

  • Toplumun en küçük yapı birimi aileye karşı açılan bir savaşla karşı karşıyayız. “Aileyi İfsad Etme ve İnsanlığı Yeniden Yapılandırma Küresel Projesi”nde belirlediğimiz altı farklı cephe var. Bu CEPHELER: 1- Çocuğa bırakılmış ve terbiye etmekten yoksun eğitim sistemi, 2- Psikanalizin baba otoritesini yıkma anlayışı, 3- Fanatik feminizm, 4- Toplumsal cinsiyet, 5- Eşcinsellik 6- Sanal bağımlılıktır. Bu proje çerçevesinde aileyi tahrip etme noktasındaki çalışmaların Türk toplumunda etkisini göstererek son yıllarda boşanmaların büyük artış gösterdiği, gençlerin evlenmek istemediği, zararlı cinsel kimliklere yönelişlerin arttığı görülmektedir. TÜİK’in 2020 yılı araştırmasına göre, son 5 yılda, 685 bin 30 çift boşanmıştır. 2015 yılında, 131 bin 830 çiftin boşandığı Türkiye’de bu sayı 2021 yılında 43 bin artarak 174 bin 85’e yükselmiştir. Türkiye’de 2010 yılında yapılan bir araştırmada üniversite gençlerinin %3.2’si kendisini eşcinsel olarak nitelendirirken, % 2.6’sı ise biseksüel olarak nitelendirmiştir. Son yıllarda gençler arasında bu durumların daha da yaygınlaştığı bilinmektedir. Topluma dikkatle bakıldığında “aileyi ifsad projesi”nin yansımaları daha net görülmektedir. Huzursuz bireyler, mutsuz evlilikler, parçalanmış aileler, şaşkın ve çaresiz çocuklar, evlenmek yerine sadece haz amacı güderek evlilik dışı yaşamayı tercih eden gençler; cinsiyetten arındırılmak istenen bir toplum, sürekli farklı cinsel kimlik yönelimlerine teşvik edilerek sanal dünyaya hapsedilen bir gençlik ve kaygı dolu bir gelecek… Bu görüntü ve medyada çok çarpıcı bir şekilde vurgulanan aile içi şiddet ve istismar tablosu aydınlara, “geleneksel değerlerimize bağlı aile müessesesini yeniden ihya etmek” gibi tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Genç nesilleri; ruh sağlığı yerinde, milli ve manevi değerlerine bağlı, yeryüzündeki bütün canlıların hakkını koruyan, insana Hz. İnsan gözüyle bakabilen, kendini ve Rabbini bilen, hikmet sahibi bireyler olarak yetiştirmek durumundayız.

A- Kısa Vadede İvedilikle Yapılması Gerekenler

Öncelikli olarak aileyi korumak ve gençliğe destek olmak için iki yeni birimin kurularak faaliyetlerine başlaması gerekli görülmüştür. Her geçen gün dağılmaya doğru giden aile kurumunu ayakta tutabilmek, gençleri fıtratı dışındaki zararlı cinsel eğilimlerden korumak ve boşanmaları minimum seviyeye indirebilmek için doğrudan:

Cumhurbaşkanlığına bağlı “Aileyi Koruma Başkanlığı” isimli yetkin bir birim oluşturularak çalışmalara başlanmalıdır.

Aileyi Koruma Başkanlığı’ndan beklenen faaliyetler şunlardır:

  • Evlenecek gençlere aile bilinci, aile hayatının önemi, birlikte yaşama, sorumluluk alabilme gibi konularda eğitimler verilmesi, bu eğitimlerde özellikle çocuk ve ergende sağlıklı cinsel kimlik gelişimi amacının gözetilmesi,
  • “Anne-Baba Okulu” şeklindeki eğitimler yoluyla çocukları yetiştirme konusunda toplumun bilinçlendirilmesi (Burada babalar ve çalışan anneler için farklı saatler gözetilerek eğitimin tüm hedef kitleyi kapsaması önemlidir.),
  • Yükseköğretim kurumlarında son sınıf öğrencilerine; hukuk, ilahiyat, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, psikiyatri, iletişim, tıp, iktisat, eğitim gibi alanların uzmanlarınca “Evlilik ve Aile” isimli zorunlu dersler konulması,
  • Boşanmaların önlenmesi için bilimsel nitelikte çalışmalar yoluyla durumun ortaya konularak pratik önerilerin belirleneceği çalıştay ve sempozyumlar düzenlenmesi,
  • Sosyal belediyecilik kapsamında aile ve evlilik ile ilgili çalışmalar yürütmek, nikâh öncesi evlilik eğitimleri vermek ve evli çiftlere psikolojik danışmanlık desteği sunmak gibi faaliyetlerin belediyelerin zorunlu olarak yapması gereken etkinlikler arasına alınması

B- Kısa Vadede Yapılması Gerekenler

1- Yanlış cinsel yönelimler, toplumsal cinsiyet eşitliği, fanatik feminizm gibi bugünümüzü ve geleceğimizi tehdit eden zararlı akımların etkisinden neslimizi korumak amaçlı sağlık bakanlığının pandemi sürecinde uygulamaya koyduğu gibi bir bilim kurulu oluşturulmalıdır.

2- Yanlış cinsel yönelimlerin propagandasını yapan lobilere yönelik farkındalık çalışmaları sadece cinsel yönelimler ile sınırlı olmamalıdır. Konuya cinsiyetsiz toplum projesi, fanatik feminizm projesi gibi temellendirilmeye çalışılan projeler perspektifinden de bakılmalı, bu çalışmaların psikolojik ve sosyolojik boyutları düşünülerek süzgeçten geçirilmesi sağlanmalıdır.

3- ETCEP, Mor Sertifika gibi eşcinselliği destekleyici programlar, toplumdaki olumsuz etkisi göz önünde bulundurularak kaldırılmalı ve Türkiye’yi bağlayan bazı anlaşmaların oluşturduğu sakıncalar ele alınıp önleyici tedbirler üzerinde çalışılmalıdır.

4- Yanlış cinsel yönelimlerin tehlikesi konusunda gençleri ve aileleri bilinçlendiren, bu durumdaki gençlere “hayata yeniden kazanma terapisi, onarım terapisi” gibi çalışmalar yapan psikiyatrist, psikolog, pedagog gibi uzmanlar LGBT lobisinin maddi-manevi saldırıları karşısında devlet tarafından yasal olarak korumaya alınmalıdır.

5- Talep eden kişilerin tedavi olma haklarının desteklenmesi; “böyle doğdun” ve “eşcinselliğin tedavisi yoktur” diyen psikolog ve psikiyatristlere “mal praxis /ağır mesleki hata” sebebiyle yaptırım uygulanmalıdır.

6- Medya ve sosyal medya, topluma ve öğrencilere zarar verici içeriklerden temizlenmeli ve koruyucu, sıkı denetimler getirilmelidir. Medyada çocuklara, gençlere ve ailelere yönelik milli ve manevi değerleri içeren film ve programların sayısı artırılmalıdır.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM