6 Şubat 2023 depremlerinde 51 binin üzerinde vatandaş hayatını kaybetmiş binlerce kişi de yaralanmıştı. Asrın felaketinin ikinci yıl dönümüne günler kala Jeoloji Mühendisi Murat Hocaoğlu’ndan Mersin için önemli uyarılar geldi. Hocaoğlu, yerel yönetimlerin acilen sahil kesimlerinde çarpık kentleşmenin önüne geçmesi gerektiğini vurgulayarak “Yerel Yönetimler tarafından özellikle sahil kesiminde hala yapımı devam eden ya da biten tüm binaların deprem bina yönetmeliğine göre denetimi sağlanmalıdır. Çarpık kentleşmenin önüne geçilmelidir.” şeklinde konuştu.
“OLASI ADANA DEPREMİNDE MERSİN AĞIR HASAR ALIR”
Jeoloji Mühendisi Murat Hocaoğlu Mersin’in ve ilçelerinin zemin özellikleri açısından riskli olduğunu ve buna paralel olarak güvensiz binaların inşasının sürdüğünü kaydederek “Bu raporu hazırlamamın amacı tamamen insani ve meslek hassasiyeti dikkate alınarak Adana iline 75 km mesafede yer alan Mersin ili ve ilçelerinin zemin özellikleri, imar planı ve inşaat kalitesi üzerine kamuoyunun bilgilendirilmesidir. Mersin kent merkezi Doğu Anadolu Fay Zonu ve Ölü deniz Fay zonuna oldukça yakın mesafededir. Geçtiğimiz günlerde meydana gelen depremler ilimizde ciddi anlamda hissedilmiş ancak herhangi bir can kaybı meydana gelmemiştir. Ancak Adana ilinin Mersin iline olan yakınlığı ve Mersin il ve ilçelerinin zemin özellikleri göz önünde bulundurulduğu zaman yakın civarda meydana gelecek herhangi büyük ölçekte bir depremde maalesef ciddi hasar ve yıkım olacağı aşikardır.” açıklamasında bulundu.
“DEPREMLER OLDUKÇA ZEMİNDE SIVILAŞMA ARTIYOR BU DA BİNALARDA DAHA ÇOK TAHRİBAT OLUŞTURUYOR”
Mersin’de bulunan kent imar alanlarının neredeyse 3/2 kısmı sahil kıyı kesimlerinde yer aldığını ve alüvyon olarak tabir edilen killi kumlu birimlerden oluştuğunu söyleyen Hocaoğlu “Yeraltı su seviyesi yüzeye yakın derinliklerde yer alıyor Mersin’de. Zemin özellikleri sebebi ile deprem esnasında veya sonrasında yükselen yeraltı suyu, sıvılaşmaya neden olabilecektir. Bu durum bina ne kadar sağlam olursa olsun binada çökme, devrilme ve yer yer batmaya neden olmaktadır. Bunun örneklerini yakın tarihli depremlerde özellikle 1999 Marmara depreminde sıkça rastlanmıştır. 1990 ve önceki yıllarda kentin imar planlarına göre özellikle sahil ve yakın kesimlerinde yapılar maksimum 3 kat olarak belirlenmiş ve uygulanmıştır. Ancak Mersin ili özellikle her dönem yoğun göç alan bir kent olması sebebi ile maalesef bu imar planları sürekli değişmiştir. Şu an Mersin’de kent merkezi ve sahil kısımlarında yer yer 25 kat ve daha üzeri katlı yapılara müsaade edilmektedir. Yıllar içinde tarım alanları imara açılmış ve yok edilmiş, deprem riski açısından son derece yüksek ve
düşük inşaat kalitesine sahip binlerce bina inşa edilmiştir.” şeklinde konuştu.
“MERSİN’DE YAŞANAN YOĞUN GÖÇTEN DOLAYI YÜKSEK KATLI BİNALARIN İNŞAATI SÜRÜYOR”
Mersin’in Türkiye’nin en kaotik ve düzensiz imar planına sahip bir kent olduğunu belirten Jeoloji Mühendisi Murat Hocaoğlu, son yıllarda yaşanan Ukrayna-Rusya savaşından dolayı da şehirde göçün arttığını ve buna bağlı olarak yüksek katlı binaların da çoğaldığını söyledi. Hocaoğlu “Türkiye’nin en kaotik ve düzensiz imar planına sahip Mersin ilimizde son bir yıl içinde özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra bu ülkelerden gelen göç ile özellikle kıyı kesimleri çok ilgi görmüştür. Bu durum kontrolsüz ve inşaat kalitesi oldukça düşük yüksek katlı binalar inşa edilmesine neden olmuştur. Deprem felaketinin yaşandığı bugünlerde bile inşaatlar hız kesmeden devam etmektedir. Basında yer aldığı üzere Mersin ili bir yıllık zaman aralığında gayrımenkul fiyat artışında ve yabancı ülke vatandaşları emlak alımında ilk üç sırada hatta son dönemde ilk sıraya yerleşmiştir. Her ne kadar imar kanunu böylesi durumlarda hızlı müdahale ya da değişikliği zorlaştırıyor olsa da yerel ve merkezi kurumların yöneticilerinin yaşanan bu felaketten sonra acil eylem planı gerçekleştirmesi hayati önem arz etmektedir. “ dedi.
Sahilde yüksek kata izin veren imar yasasının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Jeoloji Mühendisi Hocaoğlu “Jeoloji Mühendisi olarak maalesef her gün bir kentin ölüme gittikçe yakınlaştığını görmek sizlere bu kısa ve özet raporu yazmama sebep oldu. Yapılacak teknik inceleme hatta konunun uzmanları tarafından görülecek olan harita ve drone çekimlerinin neticesinde Mersin’in nasıl bir durumda olduğu anlaşılacaktır. Yerel Yönetimler tarafından özellikle sahil kesiminde hala yapımı devam eden ya da biten tüm binaların deprem bina yönetmeliğine göre denetimi sağlanmalıdır. Çarpık kentleşmenin önüne geçilmelidir. Sahilde yüksek kata izin veren imar yasasının gözden geçirilerek 2-3 kattan daha
yüksek yapılara izin verilmemesi ve ayrıca sahil alanının bir kısmının 1. derece sit alanı olması nedeni ile yapı izninin kaldırılması konusu acilen değerlendirilmelidir. Bir daha kaybetmeye tahammül edemeyeceğimiz vatandaşlarımız, sahilimiz ve doğamız olduğunu unutmamalı ve her duyarlı vatandaşın yapması gerektiği gibi korumak için çaba harcamalıyız.” açıklamasında bulundu.